Tarih’in doğa ve masmavi Adriyatik deniziyle iç içe geçtiği, bir yarımada üzerine kurulmuş olan Split, başkent Zagreb’e yaklaşık 400 km. uzaklıkta. Dalmaçya’nın incisi bu muhteşem şehir kesinlikle gidilecek yerler listenize eklemeniz gereken bir yer.
Split’in tarihi günümüzden yaklaşık 2400 yıl öncesine kadar gitmekte ve şehrin bilinen ilk ismi Aspalathos. Bir Yunan kolonisi olarak kurulan şehir tarihte defalarca el değiştirmiş. O dönemlerde yaşayanlar için bu durum her ne kadar talihsizlik olarak değerlendirilebilirse de günümüzde Split’i ziyaret edecek gezginler için çok büyük bir şans çünkü bu keşfedilmeyi bekleyen ve farklı dönemlerden esintiler sunan bir sürü yapı ve eser demek.

Kordonunda günün her saati patenle kayan ve bisiklet süren çocukları, bu güzel şehri görmek için dünyanın dört bir yanından gelmiş insanları ve sizi çalıştığı restaurant veya bara davet eden güler yüzlü Hırvatları günün her saatinde görmek mümkün. Limandan biraz ileride yine kordonun hemen yanında bütün ihtişamıyla Roma imparatoru Diocletian’ın sarayı kuşkusuz Split’in önemli yapısı. Saray dediysem aklınıza bizim Topkapı ya da Dolmabahçe gelmesin sakın çünkü Diocletian sarayı bu şehrin en eski yapılarından ve tüm tarihi binaları, kiliselerini, kutsal alanlarını içinde bulunduran başlı başına bir şehir diyebilirim. İçinde yüzlerce restaurant, bar, otel, hostel, seyahat acentaları vs. bulunduran ve daracık sokaklarında kaybolmaktan muhteşem derecede haz alabileceğiniz bu sarayın dört tane ana girişi var ve burada bulunan kapıların her birinin farklı bir ismi var. Bu isimleri aklınızda tutmak çok kolay aslında hele ki bizim gibi kuyumun son derece önemli olduğu bir kültürden geliyorsanız J Altın kapı, gümüş kapı, demir kapı ve pirinç kapı.

Diocletian sarayı dünyadaki Roma mimarisinin en önemli temsilcilerinden ve en iyi muhafaza edilmiş olanlarından biri. İmparator Diocletian aslında çok ilginç bir adam çünkü Roma İmparatorluğu tarihinde devlet yönetiminde tetrarşi yani dörtlü yönetim sistemini kurmuş ve kendisi dışında üç tane daha imparator ile Roma imparatorluğunu yönetmiştir. İmparatorluk yaptığı dönemde Nicomedia’da (İzmit) yaşamıştır ve hala hayattayken kendi isteğiyle emekli olup ( Roma tarihinde örneği yoktur ) Split’e yaptırdığı emeklilik sarayına yerleşmiştir.

Eğer farklı lezzetler denemeyi seviyorsanız size çok güzel bir haberim var çünkü kesinlikle favorilerim arasında sayabileceğim Hırvat mutfağını başarıyla temsil eden restaurantlar ile dolu Diocletian sarayı. Deniz mahsulleri seviyorsanız zaten Dalmaçya kıyıları sizin için cennetten bir parça olacaktır fakat genelde balık ağırlıklı olan Dalmaçya mutfağı bununla sınırlı değil ve farklı seçenekler de mevcut. Pasticada, Dalmaçya usulü bir et yemeği ve biftek şeklindeki etin içine kuru erik ve kuru incir gibi malzemeler konularak yapılıyor. Canınız çekti değil mi ? J Bu arada unutmadan söyleyeyim, Diocletian sarayı içinde yer alan restaurantlar dışındakilerden fiyat olarak bir miktar daha yukarıda. Aslında denizden uzaklaştıkça daha ucuza yemek yemek mümkün diyebilirim.

Onur Umut Yazgan
3 yıldır profesyonel turist rehberi fakat kendimi bildim bileli gezginim.
Gezgin blog’dan haber almaya ne dersiniz?
E-mailinizi bırakın, yazılarımızı size ulaştıralım.