Kanyon’da dalış…
Teknenin altından dalış başladı. Yüzerken sağ tarafınızda bir duvar beliriyor ve Kanyon’a giriyorsunuz. Önce Kanyon’un içinden yüzdüm. Sanki uçuyordum. Geri geri yüzerek Kanyon’a bir de öyle baktım. O ne güzel bir mavilik, o ne güzel bir görüntü anlatılmaz yaşanır. Sonra mağaraya girdik. Kanyon’un bitiminde bir de üstüne pamuk batığı gözükmez mi? Bir dalıcı için en güzel manzaralardan biri. Batığa doğru yavaşça inip, çevresini dolaştıktan sonra dönüşe geçtik. Çıktığımda mutluluktan ağlayacaktım. Mavinin huzuru, denizin güzelliği, Kanyon’un büyüsü hepsi bir aradaydı…
Sonra Neptün ve Oasis’e birer dalış yaptık.
Gelelim Kaş günlerine…
Akşam dalışlardan sonra keyifli sohbetler eşliğinde yemek, devamında da meydandaki Mavi Bar’da bir bira içerek geceye adım atabilirsiniz. Açıkçası kaldığım otelde yemek yediğim için ilçedeki restoranlar hakkında çok bilgi sahibi değilim. Kısa bir yürüyüşle çok keyifli yerler keşfedeceğinizden eminim.
Kaş’ın çevresini keşfetmek isterseniz günübirlik tekne turlarıyla Kekova’ya gidebilirsiniz. Kekova’da deniz, tarih hepsi bir arada kompakt bir şekilde tadını çıkarabilirsiniz. Kekova’da teknenin yanına kayıkla gelip size yiyecek, incik, boncuk satmak isteyen teyzeler size ilginç gelebilir.
Sakin sevimli iddiasız ama çekici bir kasaba Kaş. Sadelik güzeldir ama sadelik aynı zamanda da zordur tezimi doğrulayan bir yer Kaş. Evet buradayım, duruyorum, güzelim biliyorum diyordu. Yanında kalmanın yürek istediği bir kadın gibi Kaş. Güneşten teni yanmış. İnce askılı sade pamuklu bir elbise giymiş. Boynuna boncuklar takmış. Ayağında sandalet. Saçları ıslak, omzundan aşağı dökülüyor. Parfümü; şampuanının kokusu. Uzaktan salınıyor.
Yine geleceğim Kaş, yine geleceğim seni görmeye. Belki geldiğimde omzuna bir şal almış olursun kim bilir?
Burcu Oylan
E-mailinizi bırakın, yazılarımızı size ulaştıralım.