Üsküdar, Boğazın Anadolu yakasında günde milyon insanın transit geçtiği bir yer. Hemen herkesin iskelesine uğramışlığı vardır. İskelenin ötesinde bambaşka bir Üsküdar var.
Osmanlı döneminde Valide Sultanlar ve Prensesler için özel bir yeri vardı Üsküdar’ın. Zira şehir Valide Sultanlar ve Prenseslerin yaptırdıkları, zamana meydan okuyan camiler ve külliyeler ile süslenmiş. Eskiden Bağdat ve Hicaz’a giden yolun başlangıcı idi. İnsanlar sevdiklerini yolcu ederken, ta ayrılık çeşmesine kadar giderlermiş ve orda vedalaşırlarmış yolcu ettikleri sevdiklerini. Bu açıdan da Üsküdar tarihi anlamda ulaşım için hep bir merkez olmuştur.
Eğer Avrupa yakasında oturuyorsanız Üsküdar’a feribot ile gitmenizi tavsiye ederim. Boğazın manzarası ve serinliği böyle bir yolculuğa değer. Biz gezimize iskeleden başladık. Hangi yönden gelirseniz gelin iskele başlangıç noktası olarak en iyi yerdir Üsküdar’ı gezmek için. Hemen yolun karşısında 3. Ahmet çeşmesi bizi karşılıyor. Biraz ilerisinde sırtını Sultantepe’ye yaslamış ve bir Mimar Sinan eseri olan Mihrimah Sultan Camisi. Mihrimah, Sadrazam Rüstem Paşa’nın eşi ve Kanuni Sultan Süleyman’ın kızıdır. Bir rivayete göre Sinan, Mihrimah’a aşıktır ve Mihrimah için iki cami yapar. Biri Anadolu yakasında burası ve diğeri de Edirne Kapı’da yapar. Sinan Mihrimah Sultan’ın ismine atfen her iki camiyi öyle yerlere yapar ki ,yılın belli zamanlarında Asya’daki Mihrimah camisinin üstünde ay doğarken diğerinin üstünde güneş batar. Zira Mihrimah ay ve güneş demek.
Yolumuza balıkçılar çarşısına doğru devam ediyoruz. İleride bizi şirin bir küçük park ve bitişiğinde yine bir Mimar Sinan eseri olan hamam yapısı karşılıyor. Burası günümüzde çarşı olarak kullanılıyor. Sağ taraftaki ana caddenin karşısında 1710 yılında yapılmış Valide-i Cedid camisine uğruyoruz. Bu camiyi duvarlarındaki kuş evleri için de olsa ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Bir Osmanlı geleneği olan duvarlara kuş evi yapmanın en iyi mimari örnekleri bu camide var. Etrafını dolaşın ve duvarların üst kısımlarında küçük birer cami modeli biçiminde kuş evlerini göreceksiniz. Üsküdar merkez çarşı bölgesini arkamıza alarak daha yukarılara Valide-i Atik semtine doğru yürüyoruz. Bir başka Valide Sultan camisi olan Valide-i Atik çok iyi korunmuş külliyesi ile görülmeye değer.
Yürüyüşümüzün son bölümü Selimiye semtinden aşağıya doğru Harem’e yaptık. Harem’in hemen üstündeki tepeden boğaz ve karşıdaki tarihi yarımadanın güzel manzarası ise uzun yürüyüşümüzün adeta bir ödülü oldu. Daha sonra Harem sahilden Salacak boyunca Üsküdar merkeze doğru yürüdük. Bu sahil yolu kanımca İstanbul’un en iyi manzaralı yürüyüş yoludur. Gün batımında ise bir başka güzeldir. Hem minareleri ile ufuk çizgisindeki tarihi Osmanlı camileri hem de Kız Kulesi ayrı bir değer katıyor manzaraya. Kız Kulesi hizasına geldiğinizde, bu manzara eşliğinde bir çay ve kahve molası vermenizi tavsiye ederim. En güzel İstanbul manzara fotoğrafları da bu noktada çekebilirsiniz.
Arif Yaşa
20 yıldır rehberlik yapıyorum ve üniversite yıllarımdan beri seyahat ediyorum. Bir yerden başka bir yere beni götüren şey ise merak!
Gezgin blog’dan haber almaya ne dersiniz?
E-mailinizi bırakın, yazılarımızı size ulaştıralım.
E-mailinizi bırakın, yazılarımızı size ulaştıralım.