Yeşiliyle Mavisiyle Başka bir Ege

Dilek Yarımadası ve eski Rum Köyleri keşfedilmek için siz gezginleri bekliyor… Şimdi hep beraber yola çıkıp Ege’nin başka bir yüzünü adımlıyoruz…

1.Gün –  Havalimanında bizi bekleyen aracımızla ilk durağımız olan Efes Antik Kentine gidiyoruz. Unesco’nun Dünya Mirasları Listesinde yer alan antik kent, Klasik Yunan Döneminde İyonya’nın on iki şehrinden biriydi. Rehberimizin anlatımlarıyla gezimizi tamamladıktan sonra Şirince Kasabası’na doğru yola koyuluyoruz. Adı gibi kendi de şirin olan bu kasaba evleri, dar sokakları ve zeytin ağaçlarıyla bezeli. Sabahattin Ali “Çirkince” adlı öyküsünde Şirince’yi anlatır. “Çirkince” isminin Şirince’nin eski adı olduğunu onu okuyanlar, eminim ilk önce bu öyküden öğrenmiştir. Ali Nesin’in ücretsiz bir okul olan Matematik Köyü’de buradadır. Sonrasında Hristiyanlar için Hac yeri olan Meryem Ana Evi’ni ziyaret ediyoruz. Ziyaret ve dilenen dileklerin ardından Kuşadası’na doğru yola çıkıyoruz.

2.Gün –  Sabah tertemiz bir güne uyanıyoruz, doğa içimizi aydınlatıyor. Bugün Güzelçamlı – Dilek Yarımadası Milli Parkı’ndayız. Yarımadaya girmeden önce Zeus Mağarası’nı göreceğiz. Sonra koyları gezeceğiz, seyir teraslarında mola verip tam da karşımızda duran Samos Adasını fotoğraflayacağız. Daha sonra yürüyüş yapmak isteyen arkadaşlarla birlikte orman içi ve açık alandan oluşan 15 km’lik yürüyüşümüze başlayacağız. Yürüyüş yapmak istemeyen arkadaşlarımızı aracımız bizim yürüyüşümüzün bittiği nokta olan Doğanbey Köyü’ne götürecek. Köyde sıkılmanın imkanı yok, eski bir Rum köyü olan Doğanbey Ege’nin yaşanabilecek sakin ve güzel köylerinden seçilmiş. Şimdilerde çok moda ve ev fiyatları dudak uçuklatacak cinsten pahalı. Yürüyüşümüzü bitirip bizde diğer arkadaşlarla buluşuyoruz ve Güzelçamlı’ya geri dönüyoruz.

3. Gün –  Bugün buradaki son günümüz, keşfedecek çok fazla yer olsa da biz şimdilik veda edeceğiz. Ancak daha gün bitmedi. Bugün ki ilk durağımız Birgi Köyü olacak. Aydınoğulları Beyliği’ne başkentlik yapmış olan köyde konaklar ve Ulu Cami görülmeye değer… Buradan Tire’ye geçiyoruz. Hititlerden Romalılara zengin bir uygarlığa sahip olan Tire; yöresel lezzetleri, tarih kokan sokakları ve çarşılarıyla günümüze renk katacak. Dileyenler yöresel lezzetlerinde tadına bakabilirler. Tire’yi gezdikten sonra Bayındır‘a hareket edeceğiz. Türkiye’nin en önemli çiçek üretim merkezlerinden olan Bayındır’da  çiçek üretim yerlerini gezdikten sonra İzmir’e, havaalanına doğru yola çıkacağız. Ama havaalnından önce uğrayacağımız son yer Boncuk Köyü olacak. El yapımı boncuk üretimi yaşatmaya çalışıldığı yerlerden biri olan bu boncuk atölyesini gezdikten sonra Havaalanına geçeceğiz. Turumuz İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanı’nda sona erecektir.

Bilgi ve Rezervasyon

Turumuz hakkında detaylı bilgi almak veya ön rezervasyon yaptırmak için aşağıdaki formdan bize ulaşabilirsiniz.