Eski zamanlarda Ramazan ayında yeme içme işine daha büyük bir önem verilirken, günümüzde bu kadim tatlar yavaş yavaş yeniden hak ettiği değeri görmeye başlıyor.
Hazır Ramazan ayına girmişken sizlerle Ramazan ayının kendine özgü tatları ve hikayelerini paylaşmak istedim.
İstanbul bu konuda çok özel bir yer. Özellikle ülkenin nerede ise her yerinden göç almış olmasından dolayı farklı lezzet ve tatlar da İstanbulluların sofrasına ulaşabilmiştir. Bu açıdan İstanbul’u hem kültür hem de lezzetler açısından Türkiye’nin bir toplamı olarak görmek gerekir. Ramazan sonrasındaki 3 günlük bayramda ise tatlıların çok özel yeri vardır. Öyle ki Ramazan Bayramı Türkiye’de şeker bayramı olarak anılır olmuştur. Şimdi lezzetlere gelecek olursak, sizler için aşağıdaki listeyi hazırladım.
GÜLLAÇ
Sütlü bu tatlı türü Ramazan ayı dışında bulmanız oldukça zor. O yüzden listenin başında olmayı hakkeden bir lezzet. Sütlü bir tatlı türü olarak en favori lezzetlerden birisidir. Püf noktası kaliteli yapılmış güllaç yaprağı, ince kesilmiş fındık, ılık süt ve bir kaç damla yemeklik gül suyu. Sezonuna göre kiraz veya nar taneleri üstüne serpilerek servis edilir. Fındık dışında ceviz, badem ve antep fıstıklı da olabiliyor.
RAMAZAN PİDESİ
Yemek kültürümüzde ekmek neredeyse kutsal olmasına rağmen, ekmek kalitesi git gide düşmektedir. Ramazan ayının güzelliklerinden biride fırıncılarda hem ekmek çeşidi hem de kalitesinin artmasıdır. Özellikle Ramazan’a özel yapılan iftarlık pidelerin lezzeti bir başka oluyor. Yumurtalı ve sade olmak üzere değişik çeşitleri oluyor.
DOLMALAR
Ramazan ayında evlerde tüketimi artan yemeklerden biride dolma çeşitleridir. Ben daha çok eti bol, pirinci az olanını seviyorum. Mardin usulü, kıyma yerine ince kıyılmış kuzu eti en makbulüdür. Eğer ekşimsi bir tat yakalamak istiyorsanız biraz sumak kullanabilirsiniz. Bir de kuru patlıcan veya biberden yapılan dolmaların lezzetine diyecek yok!
ÇORBALAR
Anadolu mutfağı çorba çeşitlerinde çok zengin olmasına rağmen restaurant işletmecileri tüketiciyi maalesef bir iki çeşit çorba mecbur bırakmışlardır. Hemen her yerde mercimek çorbası ve onun bir türevi olan ezo gelin çorbası memleketin artık ulusal çorbası olmuş durumda. Ramazan ayında gelin kendinizi şımartın ve yeni eşsiz çorba lezzetlerini deneyin. Sivas’ın madımak çorbası, Antep’in beyran çorbası, Malatya’nın analı kızlı çorbası, Doğu Karadeniz’in karalahana çorbası, Erzurum’un ayran aşı çorbası ve Doğu Anadolu’da pek çok yörede pişen tutmaç çorbası. Bir de bulabilirseniz Ege yöresine ait kızılcık tarhanası!
ŞERBETLER
Eskiden insanlar sıcak yaz aylarında serinlemek ve susuzluğunu gidermek için şerbet içerlerdi. Günümüzde ise gazlı içecekler şerbetlerin yerini almış durumda. Yüzyıl öncesine kadar neredeyse her semtin bir şerbetçisi vardı. Günümüzde ise bu kadim içecek yeniden keşfedilmektedir. Demirhindiden, kızılcık ve güle kadar değişik türleri olmakla beraber Ramazan ayına özgü yapılan bir şerbet de vardı. Her Ramazan ayında Sultanahmet’deki At Meydanında (Antik Hipodrom) kurulan pazarda bu bahsettiğim şerbetleri tatma imkanınız var. Kadıköy çarşı içindeki Şekerci Cafer Erol’da da geleneksel şerbetleri tadabilirsiniz.
TATLILAR
Güllaç baş köşeyi almakla beraber, her akşam güllaca talim olmamak için bir kaç tane de baklava tavsiye etmek isterim. Hemen herkesin bildiği İstanbul Karaköy’deki meşhur Güllüoğlu dışında benim favorim olan iki yer var. Develi Restaurant’ın şöbiyeti ve bülbül yuvası ile Hamdi Restaurant’ın Hamdi spesiyal baklavasını tavsiye ederim. Ayrıca Karaköy’deki Köşkeroğlu Lokantası’nda da antep katmerinin oldukça lezzetli olduğunu belirtmek isterim.
Son olarak güzel bir Türk kahvesi veya bulabilirseniz Urfa/Mardin yöresinin mırra kahvesi de fena olmaz hani!
Arif Yaşa
20 yıldır rehberlik yapıyorum ve üniversite yıllarımdan beri seyahat ediyorum. Bir yerden başka bir yere beni götüren şey ise merak!
Gezgin Tayfa turlarından veya blogumuzdan haber almaya ne dersiniz?
E-mailinizi bırakın, yazılarımızı size ulaştıralım.
Son yorumlar