Öncelikle Kılıç Ali Paşa’yı kısaca tanıyalım. Aslen İtalyan’dır ve gerçek ismi Giovan Dionigi Galeni’dir. 1520’de, 20’li yaşlarda iken Papaz olmak için Napoli’ye giderken esir alınmıştır. Uzun zaman kadırgalara forsalık yapmış ve daha sonra Müslüman olup Ali ismini almıştır. Korsanlık yaptığı ilk yıllarda lakabı Uluç (Arap olmayan denizci) imiş. Trablus’un fethinde ve Malta kuşatmasında bulunmuş. Osmanlı’nın mağlup olduğu İnebahtı savaşında donanmasının yarısını kurtarmış ve Malta Şövalyelerinin kaptan gemisini ele geçirmiş. Kaptan-ı Derya olunca da III. Murat, Uluç olan lakabını Kılıç yapmış.
Artık yaşlanmış ve İstanbul’a yerleşmişken, kendi adını taşıyan bir cami yaptırmak istiyormuş. Adet gereği padişahtan izin almak için huzuruna çıkmış. III. Murat “Sen ki deryalar serdarısın. Bütün deryalar senin. Camini de deryanın üstüne yapasın.” deyince Tophane sahilinde bir koyu doldurarak camiyi buraya yaptırmış.
Tek kubbe ve minareli olan cami aslında dikdörtgen bir yapıdır. İç mekân, Ayasofya’daki gibi, kıble yönü ekseninde yapılan birer yarım kubbe ile büyütülmüştür. 147 pencere ile ferah ve huzur veren bir atmosferi vardır. Aslında içindeki İznik çinilerini ve Hüsn-i hat yazıları (ki Yusuf Demirci Kulu tarafından yazılmıştır) ile tam bir mücevher kutusu gibidir.
Caminin bir başka önemli hikâyesi ise Cervantes ile ilgilidir. Evet, Don Kişot’un yazarı Cervantes. İspanyol donanmasında bir asker olan Cervantes İnebahtı Deniz savaşında esir düşmüş ve bu külliyenin inşaatında çalıştıktan sonra özgürlüğü geri verilmiştir. Bu savaşta sol elini kaybettiği için kendini tamamen yazarlığa vermiş ve modern Avrupa’nın ilk romanı olan Don Kişot’u yazmıştır.
25 Haziran 1587 yılında Kılıç Ali Paşa kılıcını Arşa asmış ve hakka yürümüştür.
Erkan Karaköse
E-mailinizi bırakın, yazılarımızı size ulaştıralım.