“Dağlarından Yağ, Ovalarından Bal Akan Şehir”
Evliya Çelebi
“Doğa ve insanlardır aslında, Dünyayı baştan beri anlamlı kılan.” Bu çok sıradan ve çarpıcı olmayan bir cümle baktığımız da. Ama öyle unuttuk ki her şeyi… Olağan bir yaşam için gerekenlerin hiç de zor şeyler olmadığını unuttuk mesela. İnsanların temel ihtiyaçları; giyinmek, barınmak, yemek yemek ve sosyalleşmekse ki bu sosyalleşmek dediğimiz şey kimi zaman para bile gerektirmeyen bir aktivitedir. Metropoller de yaşamanın bedeli olsa gerek, bizler bir koşuşturmacayla, unutarak geçiriyoruz günlerimizi…
Ben bir aile tanıyorum bu algıyı kırmak için 14 ay önce yola çıkıp, geride her şeyi bırakan ve en güzeli bunu başaran. Benim büyük geniş ailemin çekirdekleri onlar =) İstedikleri şey; yeni doğan çocuklarının toprakla buluşması, gürültüsüz ve sakin bir ortamda büyümesi ve -en önemli hale gelen şık – doğal beslenmesiydi. Ve tabi kendilerinin de… Herkesin kolay kolay yapacağı bir şey değil orası kesin ancak bir adım atmak gerekli hayata… Onlardan önce ben bilmezdim Aydın’ın Kuşadası ilçesine bağlı bu küçük köyü. İlk gittiğimde bilmediğim için keşfetmek farz oldu ve bu keşfetme arzusuyla 26 km’lik bir keşif yürüyüşüne çıktım dağlarında…
Kuşadası’na gelmeden önce yol üstünde gezebileceğiniz birçok yerde var tabi, çünkü Ege’de genelde her ilçe girişinde birçok ören yeri ya da koruma altında olan bir köyün tabelasını görmeniz mümkün. Görmediyseniz mutlaka görmenizi tavsiye edeceğim yerlerden kısaca bahsedersek: Efes Antik Kenti, Meryem Ana Evi ve Şirince Köyü görülecek yerlerden bazıları. Şirince’de Nesin Matematik Köyü’nü ziyaret etmek isteyeceksinizdir. Ayrıca yerel tatları da bir harika… Yola devam ettiğinizde bir saatten kısa bir süre sonra Güzelçamlı’ya ulaşacaksınız. Eğer mevsim baharsa değmeyin keyfinize, yollardaki şeftali bahçeleri sizleri görsel bir şölenle karşılayacak…
Güzelçamlı; Aydın’ın Kuşadası ilçesine bağlı küçük bir köy. Çivit mavisi bir deniz ve yemyeşil bir doğa var burada herkesi bekleyen. Türkiye’de ziyaret edilmesi gereken 12 Ege köyünden biri olduğunu yazıyor kaynaklar. Zamanında İyonya Uygarlığı için önemli bir yer olduğunu da köy girişindeki antik meclisten (Panionion) anlayabiliyoruz. Antik Çağ’da önemli bir konuma sahip olan Ege kıyılarından biriymiş ve hala öyle! Sakinliği, güzelim koyları ve çam ormanlarıyla hakikaten görülmeye değer. Yani toprağa, denize ve güneşe dokunmak isterseniz asla es geçmemeniz gereken bir yer olarak not alabilirsiniz. Dilek Dağı’nın eteğine kurulu olan bu küçük yer aynı zamanda bir Milli Park olan Dilek Yarımadasının da bulunduğu yer. Karşısında Samos Adası ve yarımadanın öte ucunda Büyük Menderes Deltası’nın beldenin zenginliğine katkısı büyük.
Dilek Yarımadası Milli Parkı’nın içinde yer alan birçok korunaklı koy var ve koylarda denize girmek mümkün ayrıca hala yaban hayat devam ediyor. Artık evcilleşmiş yaban domuzlarıyla denizin kenarındaki çam ağaçlarının altında bir şeyler atıştırıyor olmanız olası bir durum, bunu bir kenara not ediverin yani korkmayın =) Tabi verilere göre Milli Park’ta sadece yaban domuzları değil birçok başka yabani hayvan türü de bulunuyor ancak görebilme ihtimaliniz çok düşük. Ben denize girmektense doğa yürüyüşü yapmayı tercih ederim derseniz ilkbahar ve sonbahar ayları sizler için ideal. Ege ve Akdeniz’de genellikle yürüyüş yapabileceğiniz alanların üstü açık olduğundan ılık mevsimler daha az yorucu ve keyifli olacaktır. Parkın içinde 15 km’lik bir yürüyüş parkuru var. Milli parkın 6. Km’sinde başlayan parkur, eteklerinde olduğunuz dağın arka kısmında yani Büyük Menderes Deltasında son buluyor. Yürüyüşün bittiği yer ise şimdilerde adından çokça söz ettiren Doğanbey Köyü. Bu eski Rum Köyü de uzun süreden sonra yaşamına devam etme şansı bulan bir yer. Şimdilerde biraz pahalıca olan eski evleri restore edip oturan insanlar var. Yürüyüş yapan arkadaşlara ikinci önerim benim ilk yürüdüğüm diğer rota olacak. GPS varsa yanınızda korkmadan Güzelçamlı – Davutlar arasındaki dağ parkurunu yapabilirsiniz. Bu yürüyüş ilkine göre biraz daha uzun. Fakat nereyi yürürseniz yürüyün göreceğiniz manzara harika.
Buralara gelenler bir daha kolay kolay gitmiyor diye bir söylenti duydum, hadi bakalım hayırlısı!
Sevgilerimle.
Duygu Şahin
Babam sayesinde çocukken doğa ile kurduğum bağın değerini anladığım günden beri geziyor ve insanlarında bu yönde kışkırtıyorum. Doğa bizi bekliyor…
Gezgin blog’dan haber almaya ne dersiniz?
E-mailinizi bırakın, yazılarımızı size ulaştıralım.