Bayramda yerinde duramayanlar için 7 sakin yer belirledik. Malumunuz her yer tatil mekanlarıyla ve güneşin tadını çıkartmak isteyenlerle dolup taşacak. Biz de bu yerleri tespit ederken büyük otel sayısının azlığı –hatta yokluğu- ve ulaşım zorluğunu temel aldık. Ancak bu iki durumda bir yer sakin olabiliyor. Aksi takdirde hem ulaşımın kolay olduğu hem de çok sayıda büyük otellerin olduğu yerlerde kaçınılmaz bir kalabalıklık var. Aracınıza atlayın ve hazır bekleyin, işte alternatifler
Üçağız, Antalya
Üçağız küçük ve şirin bir köy. Sadece sabah ve akşam saatlerinde tekne turları için gelen tur gruplarının kalabalığı dışında son derece sakin bir yer. Daha çok evlerden devşirme küçük pansiyonlar mevcut. Hele akşamları denizi, doğası ve sakinliği ile adeta bir cennet gibi.
Üçağız, Kekova adasına ve yarı suya batmış harabeleri ile Simena antik kentinin bulunduğu Kaleköy’e yakın. Gündüz buradan Kaleköy’e yürüyüş yapabilirsiniz. Diğer alternatif ise tekne turuna gitmek ve Kekova’nın eşsiz koylarında yüzmenin ve dinlenmenin keyfini çıkarmaktır. Teknelerde ayrıca cam taban kısmı da vardır. Böylece batıkların üstünden geçerken su altındaki kalıntıları görebilirsiniz.
Anamur, Mersin
Anamur, Türkiye’nin en güney ucunda şirin bir Akdeniz kasabası. Eski ve Yeni Anamur olarak ayrılıyor. Eskisi sırtını dağlara vermiş ve şirin olanıdır. Yenisi daha çok kıyı boyunca yayılmış ve maalesef memleketin her yerinde olduğu gibi beton ve ötesidir. Anamur’u sakin bir tatil yöresi olarak asıl değerli kılan şeyler ise harika kumsalları, tarihi mekanları, yaylaları, nehirleri ve kalabalık turistik otellere gece kulüplerine alternatif olarak küçük otelleri ve pansiyonlarının olmasıdır.
Anamur ismini antik Anemurium kentinden alır ve harabeleri yaklaşık 6 km güneybatısındadır. Yine kıyıda bulunun Memure Kalesi yaklaşık 4 km uzaklıktadır. Her iki tarihi yerin yanı başlarında bulunun kumsallarda Akdeniz’in berrak sularında yüzmek gibisi yoktur.
Dalyan Köyü, Çanakkale
Antik Alexandras Troads yani Troya İskenderiyesi’nin hemen yanı başında bulunduğu şirin bir Ege sahil köyüdür. Köye Çanakkale’den İzmir yönüne doğru gittiğinizde Geyikli yolunu ve Alexandrias Troads levhalarını takip ederek ulaşabilirsiniz. Köye 500 metre kala sağlı sollu antik şehrin kalıntılarını görebilirsiniz. Bozcaada’nın karşısına düşen bu küçük köyün güzel de bir sahili var. Akşamları Ege denizinin üstünde güneşi batırmak için birebir bir yer. Küçük ev pansiyonları ve balıkçı lokantaları ile sakinlik arayanlar için güzel bir yerdir. Ayrıca buradan Assos’a da günü birlik gidip gelebilirsiniz.
Adrasan, Antalya
Adrasan Olympos’a yakın bir yer ama daha sakin ve lokal kalan bir belde. Nerdeyse mükemmel bir yarım daire biçiminde olan koy boyunca uzanan uzun kumsalı ve denize inen çam ormanları ile bir doğa harikası. Son zamanlarda tercih edilen bir yer olsa da, halen tatillerinde sakinlik arayanlar için en iyi seçenek.
Gün boyu harika kumsalda ve küçük koylarında dinlenmek, güneşlenmek ve denize girmek dışında, hemen yakınlardaki Olympos antik kentini keşfedebilirsiniz. Biraz uzun ve virajlı bir yol olsa da Kymera Yanartaş’a bir gece turu yapabilirsiniz. Ayrıca tekne turlarını da planlarınıza eklemeyi unutmayın!
Barhal Köyü, Yusufeli
Doğu Karadeniz yaylaları denilince hemen herkesin aklına haklı olarak Ayder Yaylası gelir. Ayder’in karşı hizasında Kaçkar dağlarının diğer tarafı olan güney yamaçlarında, Artvin ilinin Yusufeli ilçesine bağlı Barhal köyü -resmi ismi ile Beşparmak – gürül gürül Çoruh nehrine doğru dağlardan akan berrak sularıyla Barhal deresine sahip, İsviçre alplerine taş çıkartan doğal ve vahşi güzelliği olan yaylaları ve karlı dağ zirveleriyle dağları sahillere tercih edenler için sakin bir yer. İnşaatı devam etmekte olan Yusufeli barajı tamamlandığında, bu doğal güzelliği bir daha göremeye bilirsiniz.
Barhal köyü derin bir vadinin içinde, etrafı köknar, ladin ve sedir ormanları ile çevrili küçük bir köy. Küçük köy merkezi dışında yerleşim oldukça dağınık. Dik yamaçlara iki katlı ve teraslı yapılmış ahşap evleri vadi boyunca dağılmış şekildedir. Tarihi 10 veya 11. yüzyıla kadar giden eski bir Gürcü kilisesi de var. Buraya her gittiğimde evden pansiyona çevrilmiş olan Karahan Pansiyonu’nda konaklarım. Diyebilirim ki hayatımın en güzel uykusunu yarı açık terasta hemen aşağıdaki derenin gürül gürül sesi ve ara sıra yağan yağmur sesi ile geçirdim.
Barhal köyünden yaylara tam gün dağ yürüyüşü – trekking – yapabilirsiniz. Hatta kendinize güveniyorsanız zirveye çok yakın olan ve bir buzul gölü olan Karagöl’e kadar çıkabilirsiniz. Köyden bir rehber eşliğinde gitmeniz daha güvenlidir. Oldukça dik yamaçları olan yaylalarda yazlık evlerinde dünyanın en misafirperver insanları ile karşılaşırsınız. Bu yürüyüş için sağlam botlar veya yürüyüş ayakkabısına ihtiyacınız olacaktır. Yol boyunca karşınıza çıkan çeşmelerden mataranıza su doldurabilirsiniz.
Hitit Yolu – Hattuşa
Hitit Yolu Çorum ilinin sınırları içinde bulunan Alacahöyük, Hattuşa ve Şapinuva antik kentlerini birbirine bağlayan eski kervan yollarını takip eden hem bir yürüyüş hem de bisiklet rotasıdır. Kolay bir zorluk derecesine sahip bu rotaları ister yürüyerek ister bisiklet ile rahat dolaşabilirsiniz. Rotalar için yön levha ve işaretleri yapılmış. Ayrıca unutmamak gerekir ki bu bölge oldukça kırsal bir yer ve bazı yerlerde levhalar yok olmuş yada zarar görmüş olabilir.
Hattuşa antik kentinin bulunduğu Boğazkale ilçesinde konaklama tesisleri mevcuttur. Araba ile giderseniz her gün farklı bir yere gidip kısa-uzun yürüyüş ve keşifler yapabilirsiniz. Bisiklet severler için çok güzel bir rotadır. Yol boyunca konaklama imkanları mevcut. İlçe merkezlerinde küçük oteller veya köylerde ev pansiyonlarında konaklayabilirsiniz. Bazı yerlerde konaklama imkanı yok. Eğer bütün parkurları dolaşmak istiyorsanız yanınızda çadır bulundurmanız gerekiyor.
Patara, Antalya
Patara uzun ve ince kumlu sahili ile bilinen bir yer. Sahili o kadar uzun ve kumlu ki, yer yer Sahra çölünü andıran kum tepeleri bile var. Sahilin yanı sıra halen kazı çalışmalarının devam ettiği kalıntıları ile de görülmeye değer. 1. dereceden arkeolojik sit alanı olduğundan, büyük beton yığını otellerin hışmından kurtulmuş bir yerdir.
Patara kalıntılarına ve sahiline varmadan Gelemiş Köyü’nü göreceksiniz. Küçük otel ve ev pansiyonları konaklama için ideal yerler. Yine köy içinde küçük restaurantlar ve market mevcuttur. Sahilde bir kafeler ve bir kumsal için temel alt yapılar da sezon boyunca hizmet veriyor.
Patara sahili caretta caretta deniz kaplumbağalarının yumurtlama alanı olduğu için akşam saatlerinde kumsal kapalıdır. Patara aynı zamanda önemli bir Likya kenti idi. Likya Birliği’nin parlamentosu buradaydı. Yakın zamanda restore edilmiş bu antik parlamento binası ile tiyatrosunu ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Patara sahile gitmeniz için antik kentin içinden gitmeniz gerektiğinden her seferinde giriş ücreti ödemeniz gerekiyor, olsun. Size tavsiyem Müzekart alarak sayısız kez hiçbir ücret ödemeden giriş yapabilirsiniz. Aynı kart ile diğer müze ve antik kentleri de ziyaret edebilirsiniz.
Yakınlardaki Eşen çayında kano turu ve sahilde at turları da hoş zaman geçirmek için birer seçenek. Akşamları köy merkezi dışında oldukça sakin ve sessiz bir yerdir. Eğer araba ile giderseniz ve biraz hareket istiyorsanız, yakındaki kıyı kasabası Kalkan’a gidebilirsiniz.
Arif Yaşa
20 yıldır rehberlik yapıyorum ve üniversite yıllarımdan beri seyahat ediyorum. Bir yerden başka bir yere beni götüren şey ise merak!
Gezgin blog’dan haber almaya ne dersiniz?
E-mailinizi bırakın, yazılarımızı size ulaştıralım.